Türkiye ve ABD F16 ve İsveç için çetin bir pazarlıkta. ABD ve Türkiye pazarlığı devam ederken, Yunanistan’a F-35 satış kararının onaylanmasındaki gecikme Yunanistan için ne anlama geliyor?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 15 Ocak’ta yeniden çalışmaya başlamasını göz önünde bulunduran Washington, Türkiye’nin F16’lar ve İsveç’in NATO’ya katılım konusundaki pazarlığında ne kadar ısrar olup olmadığını merak ediyor.
“Pazarlığın” sonucu Yunanistan’ın F-35 satın alma talebini etkileyecek gibi göründüğü için Atina’nın da yakından takip ettiği bir süreç.
Türkiye, F-16 satış ve yükseltme sürecini resmi olarak İsveç’in NATO katılım protokolünün onaylanmasına endekslerken, TBMM Genel Kurulu’nun onayını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasını ve Washington’daki NATO Kurucu Antlaşması muhafızlarına tevdi edilmeyi bekleyen İsveç sürecini tamamlamadan önce esasen bir Kongre kararı talep ederek ABD’ye şantaj yapıyor.
Ancak Türkiye’nin genel yönelimini ilgilendirdiği için sadece yeni uçak alımı ve eskilerinin yenilenmesinin ötesine geçen bu çekişme, Recep Tayyip Erdoğan ile Batı arasında yeni bir gerilim odağı yaratma tehdidi taşıyor.
ABD Dışişleri Bakanı A. Blinken’in, Türk hükümetini İsveç ile katılım sürecini tamamlamaya ikna etmek amacıyla önümüzdeki günlerde Ankara’yı ziyaret edeceği bildirilirken, aksi takdirde Kongre’ye F-16 anlaşmasını onaylaması için baskı yapmanın son derece zor olacağı ve aynı zamanda Yunanistan’ın F-35 için uzun süre “bekleme listesinde” kalmasının kolay olmayacağı uyarısında bulundu.
Türkiye’ye F-16 satışı ile Yunanistan’daki F-35 anlaşması arasındaki bağlantı Atina’yı endişelendiriyor zira Yunanistan ile ABD arasında son yıllarda güçlenen savunma işbirliğinin bağımsız olması ve bu tür “üçüncü taraf” faktörlere bağlı olmaması gerekiyor. Elbette Amerikalılar için Yunanistan’a F-35 satış anlaşması Türkiye’ye karşı sürekli bir caydırıcı unsurdur zira Ankara S400 alımı nedeniyle F-35 programından çıkarılmıştır ve Rafale ile gelişmiş beşinci nesil F-35 uçaklarının satın alınmasının Yunanistan’ın havadaki üstünlüğünü pekiştireceği açıktır.
Amerikalılar bu argümanı, Ankara’yı böyle bir olasılıktan kaçınmak için İsveç’in üyeliğinin onaylanmasına derhal devam etmesi yönünde baskı yapmak için kullanıyorlar, ancak sadece F-35 programına geri dönme olasılığı konusunda değil, F-16 paketi konusunda bile somut taahhütler sunamıyorlar. Öte yandan, ABD yönetimi Yunanistan’ın F-35 satın alma talebini süresiz olarak donduramayacaktır.
Washington’un F-16’ların Türkiye’ye satışını, Senatör Menendez’in Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanlığından alınmadan önce hazırladığı pakette öngörüldüğü gibi, müttefiklerin toprak egemenliğine saygı gösterilmesi ve bu savaş uçaklarının Yunanistan’a karşı saldırı amaçlı kullanılmasından kaçınılması gibi koşullara bağlamaya çalışıp çalışmayacağı da şüphelidir.
Yunanistan açısından, F-35 satış kararının onaylanmasındaki kısa gecikme, ülkenin mali imkânlarıyla birleştirilebildiği için felaket sayılmaz, ancak Ankara’nın Yunan-Amerikan savunma ilişkilerinin önemli bir bölümünü dolaylı olarak “veto” etmesi siyasi açıdan sorunludur. Ve bu engellenmesi gereken bir durumdur.
Kaynak: Protothema