Yeni rejimin ülkeye verdiği en büyük zarar nedir biliyor musunuz?
Keyfiliğin normalleştirilmesi…
Keyfiliğin meşru hale getirilmesi…
Keyfiliğin iktidar politikasına dönüştürülmesi…
Keyfilik ne demek?
Kişinin istediği gibi davranma hakkına sahip olması demek. Her şey sandıktır demek…
Hatırlarsınız 2017 referandumu öncesi çok bu meseleyi bir dönem çok konuşmuştuk. Çok tartışmıştık. Demokraside her şey sandık değildir diyenler darbeci zihniyetle suçlanmıştı. Çünkü kurmak istedikleri rejim her şey sandıktır rejimiydi.
Tek adam sandıktan çıkacak, devletin bütün kurum ve kuruluşları, bankaları, yasamadan, yürütmeye hatta yargıya kadar ona bağlı olacak. Seçilen o kişinin keyfi nasıl isterse o yasa olacak. Keyfi ne isterse o yapılacak…
Altı yıldır böyle yönetiliyoruz; halimizden memnun musunuz?
Erdoğan dün kabinesiyle yaptığı toplantıdan sonra ekonominin iyi yolda olduğunu uyguladıkları politikayı kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.
Erdoğan geçen yıl tam ters politika izlerken de aynı söyleri sarf etmişti. İyi yoldayız kararlılıkla sürdüreceğiz demişti.
O gün faizi indirerek enflasyonu tek haniye çekmeye çalışıyordu. Bugün faizi yükselterek enflasyonu dizginlemek için uğraşıyor…
Keyfi yönetim dediğim bu. Arada koskoca Merkez Bankası var, Para Kurulu her ay toplanıyor, uzmanlar hesap kitap yapıyor; hepsi hikaye… Hepsi tiyatro…
Bütün kurumlar tek kişiye bağlı olunca o kurumları yönetenler yargı kararına, yasaya, hukuka, toplumun tepkisine, halkın isteğine bakmıyor.
Kime bakıyorlar?
Tek adamın ne diyeceğine…
Son örnek İstanbul’dan… Kanal İstanbul Erdoğan’ın 2011 yılında ortaya attığı çılgın projesi değil mi?
Evet…
Olmayacağını kendi de anladı ama hiç olmazsa binaları dikelim, yolları, köprüleri yapalım diye ihale üstüne ihale yaptı. Tarım ve orman alanları imara açıldı. Üzerine devasa konutlar dikilmeye başlandı…
Diken kim?
TOKİ ile Emlak Konut. Devletin iki kuruluşu. İstanbul Belediyesi uğraştı, didindi, mahkemeye gitti imar planlarını iptal ettirdi.
2024 yılının başında. Ama İdare Mahkemesi’nin kararına rağmen inşaatlar hala sürüyor. Hatta geçenler de daire alanların kura çekimi bile yapıldı. Hukuk tanımazlık o halde…
Devlet şu anda kaçak inşaat yapıyor!
Peki TOKİ ve Emlak Konut neden projeleri durdurmuyor, neden mahkeme kararına uymuyor?
Kendilerini sadece Saray’a tek adama karşı sorumlu görüyorlar da ondan. Mahkeme, yasa, hukuk onları bağlamıyor.
Onlar için yasa Saray’dan gelecek ses. Saray devam derse devam, durun derse dururlar.
Diyeceksiniz ki; TOKİ ve Emlak Bankası’nın bağlı olduğu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı neden devreye girmiyor? Neden emrindeki genel müdürlere mahkeme kararına uyun talimatı vermiyor?
O da tek adamdan talimat bekliyor. Onun için de uyulması gereken yasa tek adamın bir çift sözü. Mahkemenin kararı değil…
Bu arada yeri gelmişken adında ‘çevre’ olan ‘iklim değişikliği’ olan bakanlık doğayı katlederek beton yığınına dönüştürüyor. Bitki örtüsü betonarmeye yenik düşünce ister istemez iklim de değişiyor.
AKP zihniyeti İstanbul’u 25 yıl yönetti. Çeyrek asır. Bütün devasa binaların altında AKP kadrolarının imzası var. Yer gök bina oldu.
İstanbul’a artık kar yağmıyor… Göğe o kadar fazla ısı yükseliyor ki kar taneleri kente inemiyor. Kanal İstanbul bölgesinde Yenişehir kurmak amacıyla ayırdıkları alana konutlar dikerlerse, bir de kentsel dönüşüm numarasıyla askeri arazilere el koyup konut yaparlarsa seyreyleyin gümbürtüyü.
Bırakın karı yağmur toprakla buluşamaz.